Kaybolan Medeniyetler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kaybolan Medeniyetler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Polinezyalı Kılavuzlar - Yol Bulucular -Wayfinders

Günümüzde Yol Bulucular

 Polinezyalılar’ın Yol Bulma şeklinde adlandırılan kılavuzluk yeteneği 25 milyon km2’lik bir alanda yaşayan insanlari birbirine bağladı.

Yeryüzünün neredeyse ¼ büyüklüğünde bir alana  dağılmış binlerce adadaki insan topluluğu bu sayede kendi ticaret ağını olusturdu

     Polinezyalılar, tarihin ilk yol bulucularıdır. Polinezyalı yol bulucular günümüzde wayfinders olarak adlandırılıyorlar.

    Polinezyalı kılavuzlar, toplumun hayatta kalmasını sağlayan en önemli yapı taşıdır.

    Daha bir yaşındayken yüzlerce çocuğun arasından seçilir. Bir yaşından itibaren adanın farklı yerlerinde, farklı sularda (akıntılarda) oynamaya bırakılarak eğitilir. Beş yaşındayken denize açılmayı öğrenir. 

    Uzun süren eğitimler sonucu yetişen kılavuz dalgaları okuyabilir, bulutların renginden uzaktaki adaları tahmin edebilir, teknenin yan tarafından geçen suya bakıp hızını ölçebilir. Güneş’i, gelgiti, Ay’ı, gece gökyüzünde görünen yıldızları okuyabilir.

Büyük Okyanus’un keşfinde anahtar: Polinezyalı Yol Bulucular

Modern Polinezyalılar için ilham kaynağı, nesiller boyu kulaktan kulağa anlatılan yol bulma teknikleriydi.

Çağdaş yol bulucuların başında Nainoa Thompson var. Nainoa Thompson’un kökeni Hawaii’den daha eski. Polinezya Krallığı’nın olduğu döneme uzanıyor. Nainoa'yi eğiten ise son gerçek yol bulucu olan Mau Piailug.

Kılavuzluk geleneğinin son mirasçısı olan Mau Piailug 1950 yılında 18 yaşındayken törenle usta denizci(kılavuz) ünvanını kazandı. 2007 yılında 57 yaşındayken törenle Nainoa'ya kılavuzluk ünvanını verdi. Nainoa, onunla mümkün olduğunca çok zaman geçirerek okyanusu okumasını sağlayacak bilgileri öğrendi.

Nainoa Thompson önderliğinde Hawaii’li bir grup 1975’de Yol Buluculuk geleneğini tekrar diriltmek için kolları sıvadı.

Polinezya'da Sosyal Hayat

 


Yazının başında belirtmek gerekir ki, Avrupalılar eliyle bu kültür geride hiç bir iz bırakmama gayretiyle yok edilmeye çalışılmıştır. 

    Günümüzde Antik Polinezya Medeniyetine dair elde kalan efsaneler ve kısıtlı kalıntıların yanı sıra, 1970'lerden itibaren araştırmacıların yoğun çalışmaları sonucu elde edilen veriler sayesinde sevindirici gelişmeler yaşanmaktadır.  

    Polinezyalılar ile ilgili yazılı kaynaklar, Avrupalıların Büyük Okyanus keşifleri ile başlar. Daha derin araştırmalar için ilk basamak kaşiflerin bu seyahatlerdeki notları olmuştur. 

   Deniz Ulaşım ve Ticaret Sistemleri 

    Sosyete adalarına ilk ayak basan Avrupalılar, Polinezyalıların mükemmel bir deniz ulaşım sistemine sahip olduklarını gördüler. Civardaki adaları gösteren haritalara sahiptiler ve kum üzerinde çevre adaları taşlar ile gösterebiliyorlardı. 
    
    1769’da Kaptan James Cook’un tanıştığı Polinezyalı kılavuz, 4200 km2 genişlikteki bir alandaki tüm büyük takım adaları kum üzerinde çakıllarla göstermesini biliyormuş. 

James Cook, Markiz Adaları halkının, Tahuata halkının dilini anladığına, ama iki halkın arasında 1500 km mesafelik bir okyanus olduğuna dikkati çekmişti.  

Tüm bunlar bilinçli bir yayılmanın işaretiydi.

    Yeni Zelanda'ya giden kaşifler, bir Polinezya yerlisinin Yeni Zelanda yerlisi ile rahatlıkla  konuşabildiğini gördüler. Aralarında binlerce km mesafe olan iki ada için bu olağandışı bir durumdu. Dil uyumu aralarındaki köken birliğinin en açık göstergesiydi. O dönemde Yeni Zelenda'yı bulmak, denizcilikte çok gelişmiş olanların başarabileceği bir işti. 

    Denizcilik konusunda epey bir aşama kaydetmiş olan Polinezyalılar ve Melanezyalıların seyahatleri, keşifler tarihinin en erken dönemlerine denk gelir. Asıl memleketleri olan adalardan çok uzaklarda, yeni yerleşim yerleri kurarlar. Aynı döneme rast gelen Avrupa'da ise denizciler, kıyıdan uzaklaşmanın uğursuzluğuna inanarak yaşıyorlardı. 
    
    Polinezyalılar denizde yönlerini tayin edebilmek için yıldızlardan yararlandılar. Pasifik Okyanusu onların evreniydi. 
    Yazılı kültürleri olmadığı halde, okyanus ticaretinde çok ileriydiler. İhtiyaçları için farklı adalara seyahatler düzenleyip, sonrasında yaşadıkları adaya geri dönüyorlardı.

    Polinezya'da Sınıf Sistemi

    Polinezya’da çok katı bir sınıf sistemi vardı. Toplum içinde yükselmenin tek yolu yeni bir dünya keşfetmekti.

Polinezya Uygarlığı iki temel üzerine kuruluydu. 

  1. ŞEF: Yetkisi, ihtiyaç fazlası yiyeceği kontrol altında tutma ve dağıtma kabiliyetine bağlı olan kişi.

  2. RAHİP: Yetkisi, ruhlar dünyasını yönlendirme ve günümüzdeki TABU kelimesinin kökeni olan TAPU, yani toplumun gizli kurallarını ihlal edenleri cezalandırma kabiliyetine bağlı olan kişiydi. 



Polinezya Medeniyetinin Avrupalılarca Yok Edilişi

Avrupalılar’ın ilk gelişlerinden itibaren getirdikleri hastalıklar adadan adaya yayılarak 300 binlik Polinezya nüfusunun %90’ını yok etti.

Nüfusun tükenmesi tarımın da çöküşüne sebep oldu. Tarımın çöküşü, yetkisi yiyeceği kontrol etme kabiliyetine bağlı olan Şef’in gücünü yok etti. Daha sonraları Avrupalılar’ın getirdiği hastalıklara bağışık olan Misyonerler geldi. Ve Tapu’yu ihlal ettiler. Ama cezalandırılmadıkları için bu da Rahipler’in gücünü yok etti. Böylece tek bir nesilde Polinezya Uygarlığı çöktü. Onların dilinde Avrupalı denizci ile zührevi hastalık aynı kelimeyle ifade edilir. 


Kaynak: 

    * Dünyanın Çehresini Değiştiren Seyahatler / Peter Aughton